İstanbul’da farkı kültür ve farkı düşüncedeki insanların bir arada huzur içinde yaşadığı bir semt Kadıköy’deki Yeldeğirmeni… Artık unutulmaya yüz tutmuş ama özlediğimiz eski mahalle gelenekleri, o eski dokuyu hala yaşatan semt sakinleri var bünyesinde. Bakkalları, çeşitli meslekleri temsil eden dallarındaki esnafı, kafeleri, el sanatları dükkânları, sergi salonları hatta cep tiyatroları da mevcut. Semtte sanata ve sanatçıya ayrı bir değer veriliyor burada.
Bu semtte ilginç bir kişi var. Herkesin tanıdığı, saygı duyduğu, sohbetlerini keyifle dinlediği, yazdığı şiir kitaplarını elden ele dolaştırdığı ve fakir dostu olarak da bilinen bu semt sakininin adı Mustafa Köz. Tanımayanlar için tanıtmak gerekirse onu anlatmak için çokça satıra ihtiyaç var. Edebiyat Öğretmeni, şair, yazar, gazeteci, STK yöneticisi, Türkiye Yazarlar Sendikası eski Genel Başkanı.

Kendisini biraz daha uzun anlatmak gerekirse de şöyle; “62 yaşında. 12 Şiir kitabı var. İşletme, Gazetecilik, Hukuk öğrenimi görmüş. Bir süre Yankı ve Yeni Gündem dergilerinde çalışmış. Cumhuriyet ve Aydınlık gazetelerinde yazıları çıkmış. Şiirleri Evrensel Kültür, Gösteri, Karşı Edebiyat, Milliyet Sanat, Yasak Meyve, Atika, Aykırı, Damar, Eşik, Varlık gibi dergilerde yayımlanmış. Mehmet H. Doğan’ın hazırladığı Şiir Yıllığı’nda yer almış. Mavi Yaka, Edebiyatta Seçki ve Atika dergilerinin yazı kurullarında bulunmuş. Şiir Oku dergisini çıkarmış. Kitapevi işletmiş. Halen bir eğitim kurumunda Türkçe öğretmenliği yapan bir aydınlık bir vatandaşımız.”

EVİNİN ÇEVRESİNİ BİLMEYEN YOK
Bunlar Mustafa Köz’ün bir başka yönü var ki; bu yönü ile semt sakinlerinin gönüllerin kazanmakla kalmıyor. Başka semtlerden de onun evine gelip duvarlarındaki ilginç etkileşim köşelerini inceliyorlar. Yazıları okuyor not bırakıyorlar. Nasıl mı? “Evin dış duvarlarında duyuru tahtası var. İş arayanlar, ders verenler, kiralık ev arayanlar kedisi köpeği kaybolanlar gelip buradaki panodaki not kağıtlarına dertlerini yazıyor, çare arıyor. Duvarda bir dolap var. İçinde kitaplar oluyor. Üzerinde ‘askıda kitap’ yazıyor. Dileyen bu kitaplarından alıyor. Dileyen buraya başkaları de okusun diyerek kitap bırakıyor. Duvarın dibinde bir sepet duruyor. Üzerinde ‘şiir sepeti’ yazıyor. Dileyen şiir yazıp gidiyor. Dileyen gelip seçip, seçip şiir okuyor. Bazıları beğendiği şiirin yazılı olduğu kağıdı alıp gidiyor. Belik de biraz sonra bu şiiri sevgilisinin kulağına fısıldıyor. Duvarda bir ayna var. Üzerinde ‘yüzleşme duvarı’ yazıyor. Gelip bakanların kendileri ile yüzleşmeleri için konulmuş. Sonuçlarının ne olduğunu da, aynaya bakandan başka hiç kimse bilmiyor. Duvarın dibinde boyalar ve tuvallerde var. İçinden gelen resim yapıyor sonra resmi bırakıp gidiyor. Beğenenler alsın diye. Bu arada diğer semt sakinleri bu duvarın çevresine evde kullanmadıkları eşyalar ve giysilerini de getirip bırakıyor. Yine ihtiyacı olanları almaları için. Bu eşyaları ve giysileri duvar dibine diziyor Mustafa Köz. Bu nedenle de Yeldeğirmeni’nde onu tanımayan, evinin duvarlarındaki sosyal aktivitelerini bilmeyen yok. Bizde sizler de bilesiniz diyerek duyuralım istedik. Her şeyi konuştuk, sıra fotoğraf çekimine geldi. Mustafa bey “Ben istemem. Beni değil duvarları çekin ki daha fazla kişi ile etkileşim kurulsun. Yardımlaşma zincirine bir halka daha eklensin” dedi.