Ben Londra’yı, daha romantik bir gözle deneyimlemeyi planladım. Fırsatını buldum kalktım gittim. Sizlere de bu doyumsuz güzelliği anlatmak istedim ve yazdım. Yazımın özü de “Londra’yı Mum Işığı Altında Dinlemek” oldu.
Günümüzde sosyal medya hesapları sayesinde bir ülkeye gitmeden de seyahat etme fırsatını bulmak çok olası. Londra’da bu şehirler içinde ilk sıralarda kuşkusuz. Ancak ben bu gizemi yaşamak istedim. Gitmeden önce de etkinlik bakımından oldukça zengin bu şehirde Candlelight rüyasını görmeyi planladım.
Ve şimdi size bu rüyamı anlatacağım, uyanmadan.
Avrupa’da da oldukça popüler olan konseptli klasik müzik etkinliğinden birisi olan bu dinleti, çok keyifli olacaktı. Daha İstanbul’dan bu heyecanı hissettim. Londra’ya gittiğimde heyecanım arttı. Gün boyunca yoğun bir tempoyla yürüdükten sonra, ara ara yağmur çiselemesinden kaçıp adımlarımı hızlanırken akşam saatlerine doğru çöken yorgunluğun üzerini örten huzurlu bir tebessüm tadı bıraktı bende. Konseptleri oldukça geniş olan Candlelight’ın ben Coldplay versiyonuna gittim.
London Bridge’e 5 dakikalık yürüme mesafesinde, şehrin hemen kucağında olan Southwark Katedrali’nde gerçekleşen bu etkinlik, beni bir ayinin içerisinde senfoninin lezzetli ahengiyle dans ettirmeyi başardı dersem abartmış sayılmam. Burada adından de anlaşılacağı üzere tüm salon ve seyir yerlerine yerleştirilen mumlar sayesinde konuklara loş bir odada romantik bir akşam yemeği yiyormuş edası kapıldım. Ama bilin ki yalnız değildim…
Eğer yolunuz düşerse mutlaka gitmenizi sizlere önerirken “Bitmesinden korkacağınız bir akşam yemeğine hazır olun” derim.
Etkinlik boyunca fotoğraf ve video çekmek yasaktı, ancak konser sonunda son parça eşliğinde misafirlere video ve fotoğraf çekmeleri için izin verildi. Gerçek şu ki o kadar çok video çektim. Ama bu atmosferi tatmanız için fotoğraflarım umarım yeterli olur. Size katedralin konser öncesi gündüz halini de yazıya ekledim ve bunu da özellikle paylaşmak istedim ki deneyimimin ne kadar büyüleyici olduğuna tanıklık edin diye. Önemli bir not daha bırakmak isterim, bu katedralde kendine krallık ilan etmiş siyah-beyaz bir kedi var. Öyle ki kedinin bibloları, anahtarlıkları katedralin dükkânında satışta. Kedi kendisini de sevdirmeyi pek sevdiğinden, denk gelirseniz-ki Londra’da sokakta kedi görmek imkansız- sevmekten de hiç çekinmeyin!