Tüm dünyada içilen en yaygın içecek nedir? diye sorulsa alınacak yanıt kesinlikle “çay” olur. Gerçekten de çay, dünyada en fazla tüketilen içecek listesinin başındadır. Hem de yüzyıllardır. Çünkü bir içecekten daha fazla işlevi vardır çayın. Tavşankanı rengindeki bu sıcak ve sihirli sıvı; dostlukların, sohbetlerin başlamasına neden olur. Acımızı, kederimizi, neşemizi paylaşır. Lokmamızı ıslatır, içimiz ısıtır.
Cahit AKYOL / HİNDİSTAN Yüzyıllardır insanoğlunun arkadaşı, sırdaşı, yareni olan çayı dünyada en fazla üreten iki ülke var. Bunlar Çin ve Hindistan. Ben Hindistan’nın Kerala Eyaletini gezerken çay tarlalarına gittim. Dağların, tepelerin, platoların ekildiği çay tarlalarını gezdim. Masmavi gökyüzünün toprak yerine yeşil halı gibi saran çay tarlaları ile buluştuğu coğrafyayı adım, adım dolaştım. Yeşilin tavşankanına dönmesine tanık oldum. İşte çayın Hindistan öyküsü…

En fakirin bardağından en zenginin nadide porselen fincanına konulan ve herkesin evine girip tiryaki yapan çayın bitkisinin adı, Camellia Sansis’dır. Çay denilince de Hindistan da Kerala eyaletindeki Munnar’ın adı öne çıkar. Munnar çay tarlaları ve sisli tepeleriyle dünyaca ünlü. İngiliz Raj döneminden beri ziyaretçileri kendine çeken Munnar zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahip. Yörenin, görenleri kendisine hayran bırakan büyülü bir güzelliği var. Özellikle de çay tarlalarının ülkeye kazandırdığı ekonomik değerin yanı sıra turistik bir önemi de var.

Turistlerin ve fotoğraf sanatçılarının kesinlikle gezmesi gereken bu bölge, aniden bastıran sisli görüntüleri ile egzotik bir görünüme kavuşuyor. Kaçırılamayacak görüntüler sunuyor. Bu gerçeküstü bir güzelliğin yanı sıra çay plantasyonlarının köylerini ziyaret etmek ve köylülerle etkileşim kurmak, onların yaşamları ve ürettikleri çay hakkında bir fikirler almak çok değerli zenginlikler sunuyor gezenlere.

Munnar, yıl boyunca serin iklimi ve her yerde nefes kesici manzaralarıyla popüler bir romantik destinasyon. Güney Hindistan’ın ikinci en yüksek zirvesi olan Meesapulimala ve dünyanın en yüksek organik çay plantasyonlarından biri olan ve geniş dönümlerce çay plantasyonunu olduğu Kolukkumalai de burada bulunuyor.

Munnar Çay ile Nasıl Tanıştı?
Çayın, Munnar’daki öyküsünü merak ettim. Çeşitli ağızlardan dinledim. Karşıma farklı hikayeler çıktı. Bana en gerçekçi olanını da sizinle paylaşayım. Bu da şöyle; “1857’de John Daniel Munro adında bir İngiliz Travancore ile yakındaki Munnar eyaletleri arasındaki sınır anlaşmazlığını çözmek bölgeye geldi. Munnar’ın güzelliğini görünce yöreye aşık oldu ve yerleşti. Plantasyonlara ilgisi vardı. Munnar’ın burasını uygun buldu. Ancak, Munnar Poonjar kraliyet ailesinindi. Daniel Munro, kraliyet ailesinden kendisine toprak vermeleri için Valiya Raja’yı ikna etti. Kannan Devan Tepeleri’ni kraliyet ailesinden satın aldı. 1879’da şirketini kurdu. Kahve, kakule yetiştirmeye başladı. Sonra çay plantasyonları işine döndü. Bu arada 1880’de Avrupalı çiftçi AH Sharp da Parvathy’deki 50 dönümlük arazide çay yetiştiriciliğine başladı. Daha sonra birçok üretici bu topraklarda çay işine girdi. Bu araziler daha sonra 1897’de kurulan Kannan Devan Hills Produce Company tarafından yönetildi. Böylece Munnar’da çayın görkemli tarihi başladı. 1924’teki yıkıcı bir sel çay sektörünü sert vurdu. Sektör bir daha asla toparlanamadı, köyün yeniden inşa etmeye çalışması yıllar aldı. Tata endüstrileri 1964’te sektöre yeni bir hayat verdi. 1983 yılında Finlay ile ortaklık kurarak Tata-Finlay Grubu’nu kurdular ve daha sonra ismini Tata Tea Ltd. olarak değiştirdiler. Şu anda her yıl 20 milyon kilogramdan fazla çay üretiyorlar ve bu çay dünya çapında gönderiliyor.
Munnar o yıllardan sonra her zaman çay plantasyonuyla eş anlamlı oldu. Munnar’a yapacağınız bir gezi, bu çay plantasyonlarını ziyaret etmeden tamamlanmış sayılmaz. Turistler Munnar’ın çay özünü tatmadan veya alışveriş yapmadan evine dönmez oldu. Bu arada Munnar’a seyahat ederken Munnar’daki Çay Müzesi’ni ziyaret etmeyi asla unutmayın. Hindistan’ın ilk çay müzesi olup, Munnar’daki KDHP’nin (Kannan Devan Hill Plantation) Nallatanni Malikanesi’nde ideal bir konumda burada Munnar’ın çay tarihinde bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

Bu Tarlara Kesinlikle Gidin
Munnar da birçok turizm şirketi özel çay plantasyonu, çay üretiminin birçok aşamasını öğrenmek isteyen turistler plantasyon etrafında rehberli turlar düzenleniyor. Tüm özel çay plantasyonları halka açık değil. Bazı plantasyonlar da turlara izin veriyor. Tur genellikle plantasyonda bir yürüyüş ve çayın nasıl üretildiği hakkında bilgi almak için fabrikaya bir ziyareti ile son buluyor. Bazı turlar gün doğumu yürüyüşleri ile başlıyor. Benim sizlere gitmenizde fayda olduğuna inandığım 5 tarla önereceğim. İşte öneriler;

Kanan Devan Tepeleri: Munnar’daki en popüler bölgede. İngiliz Dönemi’ne dayanan KDHP’nin Kannan Devan Hill Plantasyonu’na ev sahipliği yapıyor. 2 bin 461 hektarlık arazi, ülkenin ilk çay müzesi olan Tata çay müzesi burada. Müze, 20. yüzyılın sonuna kadar çay üretimi için kullanılan çeşitli makineler sergileniyor. Müzede sergilenen birkaç eser arasında 1905’ten kalma orijinal çay silindiri, bir rotor kanatçığı, 1920’lerde Kanniamally Estate elektrik santralinden ve 1900’lerin başında Munnar ile Top Station arasında çalışan Kundale Valley Hafif Demiryolu’ndan parçalar var. Çay müzesi çay bahçeleri, güzel bahçeler ve dağlarla çevrili. Taze çekilmiş çayın aromasının tadını çıkarın ve çayın nasıl işlendiğini izleyin. Hindistan’ın çay plantasyonu endüstrisi hakkında daha fazla bilgi alın. Çayı seviyorsanız, kaliteli çayı uygun fiyatlarla satın alabilirsiniz.

Kolukkumalai Çay Tarlası: Tamil Nadu’nun Theni bölgesindeki Kottagudi köyünde, Munnar’a yaklaşık 35 kilometre uzaklıkta. Munnar’daki çay tarlaları içinde en çarpıcı tarlalardan biri olarak kabul ediliyor. Kolukkumalai, dünyanın en yüksek çay tarlasıdır İngilizler, 1920 ile 1927 yılları arasında Hindistan’ın Tamil Nadu eyaletindeki Bodinayakkanur’dan Chettiar Kardeşler’in yardımıyla burayı inşa etti. AJ Group, 81 hektarlık araziyi 1971’den beri yönetiyor. Kolukkumalai Çay Tarlası geleneksel yöntemle çay üretiyor. Ziyaretçiler çeşitli çay lezzetlerini deneyebilir. Plantasyonda muhteşem bir gün batımı manzarası ve Kodaikanal kasabasının muhteşem manzarası vardır. En sevdiğiniz çay lezzetini satın alabilirsiniz. Kolukkamalai Çay Tarlası tesislerinde bir veya iki gece konaklama imkanı da var. Çay tarlasını rahatça keşfedebilir ve gün batımının ve gün doğumunun tadını çıkarabilirsiniz. Fotoğraf tutkunuysanız, Nilgiri Tepeleri’nin görkemli manzarasının ve vadi boyunca dağılmış çay plantasyonlarının harika fotoğraflarını çekebilirsiniz.

Sevenmallay Çay Tarlası: Sevenmallay Tea Estate, 1900 yılında kurulmuş. Kannan Devan Tepeleri’nin güneybatısında muhteşem çay tarlası, yüzlerce dönümlük araziye yayılmış. Arazinin tam ortasındaki güzel bir bungalov var. Çay tarlası, pitoresk çevresi, yemyeşil çay bahçeleri ve ortasındaki sömürge malikanesi nedeniyle Munnar’daki en popüler yerlerindedn. Munnar Kilisesi, Munnar atölyesi, Teleferik istasyonu, Gymkhana Sahası, Cenotaph ve KDH Kulübü burada. Seamallay Çay Tarlası’nda dolaşmak serbest. Mağazasından çay satın almayı unutmayın.

Pallivasal Çay Bahçesi: Gizemli Pallavasal Çay Bahçesi, Munnar’ın eteklerinde Pallivasal köyünde. Çay tarlası, doğal güzelliği ve çarpıcı çay plantasyon çayırlarıyla ünlür. Arazide bulunan muhteşem Pallivasal şelalelerini ziyaret edin. Tepe istasyonundaki en iyi şelalelerden biridir ve yemyeşil ormanlarla çevrilidir. Şelale, piknik yapmak veya şehirlerin telaşından uzakta bir gün geçirmek isteyenler için ideal bir yerdir. Bahçeden Sahya sıradağlarını görebilirsiniz. Pallivasal Çay Bahçesi’ne günübirlik bir gezi planlıyorsanız, yüksek rakımda hava soğuk olabileceğinden yanınızda kalın giysiler getirmeyi unutmayın. Plantasyona giderken Attukal Şelalesi’nde durabilirsiniz. Yürüyüş yapmayı seviyorsanız birkaç patika var.
Lockhart Çay Tarlası: Munnar Çay Tarlaları’nın en eskilerinden. Baron John Von Rosenberg ve oğlu, Lockhart Çay Tarlası Müzesi’ni 1936’da inşa etti ancak yıllar sonra 2014’te açıldı. Müze, çay yetiştirme ve işleme için geleneksel prosedür hakkında derinlemesine bilgi sağlıyor. Ayrıca, makaslar ve mekanik hasat cihazları da dahil olmak üzere plantasyonlarda kullanılan çeşitli antika aletlere ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, hala geleneksel çay üretim yöntemini kullanan Lockhart Fabrikası’nı da ziyaret etmelisiniz. Lockhart Fabrikası’nın binası tamamen ahşaptan yapılmıştır ve asırlık, geleneksel teknikler kullanılarak inşa edilmiş. 30 dakikalık turda çay üretim sürecini ayrıntılı olarak öğreneceksiniz.