İstanbul Aydın Üniversitesi iletişim Fakültesi öğretim üyelerinden Dr. Engin Başçı “Dijital Roma çağı zekâ ve yapay zekânın efendilik kölelik ilişkisi üzerine düşünceler” konusundaki düşüncelerini bizimle paylaştı. İşte Dr. Başçı’nın yazısı.
Gündelik işler kölelerindi. Onlar çalışır, soylular ve vatandaşlar rahat ederdi. Antik Yunan’ın ve Roma’nın ekonomi politiği bunun üzerine kurulmuştu. Efendilerin “dolce vita”sı, kölelerin emek yoğun çalışması sayesinde hüküm sürüyordu. Zaman bu ilişkiyi özgürlük yanılsamasıyla ekonominin, toplumsal ve siyasal hayatın içinde yeni bir biçime soktu,
Feodal beylerin karsısına serfleri koydu. Modern dünyanın lideri olacak Amerika’nın koloni döneminde ise buna sömürgeciliğin yaratıp büyüttüğü ırkçı bir motif de eklendi. Irkçılığın etkisi değişik coğrafyalarda değişik görüntülerle bugün de sürüyor. Sanayi devrimi de üretim biçimlerinde ve üretim araçlarının mülkiyetine dayalı ilişkilerde bambaşka bir dünya yarattı. Makinenin hayata kattığı hız ekonomik, toplumsal ve siyasal ilişkileri şekillendirdi. Bu yenidünyada kapitalizm “ücretli özgür (modern) kölelik” sistemini isçi sınıfının gerçekliği haline getirdi. Onların üretimiyle oluşan artı değer mutlu bir azınlığın “dolce vita”sını süsledi. Kapitalizm 20. Yüzyılın son çeyreğinde neoliberalizmle kendini yenileyip güncelleyerek küresel bir hegemonya inşa ederken dijital devrim bu sürece yeni enstrümanlar ekledi. Bilişim endüstrisinin beslediği bu dijital devrim çağında insanlık yeni bir “tatlı hayat” pesinde…
Bu yeni hayatta eski zamanların köleleri ve yeni zamanların emekçilerinin yerini dijital ve robotik hizmet araçları almaya başladı. Yapay zekâ olarak adlandırılan ve robotik tasarımlarla da “ete kemiğe” bürünen bu dijital varlıklar “yeni çağın köleleri” olarak insanlığın hizmetinde. Makine öğrenmesiyle konuşuyor, yazıyor, çalışıyorlar. Kendileri için yazılmış algoritmalarla hangi alanda ne is için kullanılmak isteniyorlarsa orada rol alıyorlar.
Aslında bunun hikâyelerini film endüstrisi epeydir anlatıyordu. Bilim kurgu türünün distopik hikâyeleri bize bu yeni dünyanin kurmacasal görüntülerini sundu. “Terminatör” filminde yapay zekâ ve cyborg’lar ile insanlık karşı karsıya geldi.
“Her” filminde yapay zekâ modern zamanların yalnız bireyinin duygusal gereksinimlerini karşıladı. “Westworld” dizinde ise yapay zekanın kullanıldığı bir evren inşa edildi. Bir eğlence parkı atmosferinde zenginlerin hayallerine, heyecanlarına, macera tutkularına ve duygusal beklentilerine hizmet etmeye kodlanmış insan kopyası robotlar bilinçlenerek insandan (efendisinden) bağımsız yaşayacakları bir hayatın mücadelesine girişti.
Medya endüstrisi bu hikâyeleri anlatmaya devam ederken yapay zekâ ve robotlar distopik bir evrenin değil, gerçek hayatin gündelik pratikleri içinde çok farklı alanlarda çok daha fazla görünür olmaya başladı. ChatGPT ve benzeri yapay zekâ uygulamaları insan becerilerinin ve insanın yaptığı işlerin yerini alıyor. Keza robotlar da öyle. Efendileri onlardan ne istiyorsa itiraz etmeden verine getiriyor. İnsanoğlu kendi yaptığı isleri Dijital Roma Çagı’nın bu yeni kölelerine devretmeye başladı bile. İçinde yasadığımız bu yeni hayat, bilim kurgu filmlerinin distopik dünyasında anlatılan hikâyelere benzer soruları da akla getiriyor.
Sorulardan biri su: Bu yeniçağın köleleri Spartaküs’e dönüşür mü? Yapay zekâya duygusal zekâ da eklenirse tıpkı Westworld’teki gibi bir bilinçlenme robotlarla insanoğlunu karşı karşıya getirir mi? Şimdilik yapay zekâ insanın yarattığı dijital bilgi evreninden besleniyor. İnsanın yarattığı bilinç evreninin bir parçası yani. Veriler çoğalıp algoritmalar karmaşıklaştıkça kendi sorularını soran ve kendi bilinç evrenini oluşturan bir yapay zekâ bu efendilik kölelik ilişkisine itiraz ederse bizi nasıl bir hayat bekleyecek? Soru, makine öğrenmesinin ötesinde bir varoluşu yasayacak yapay zekâ evreninde düğümleniyor. Yanıtı gelecek zamanın içinde yaşayıp göreceğiz.
İkinci soru ise ekonomi politik gerçekliğe dair: İs dünyası ve üretim alanlarında robotlara devredilen işler dolayısıyla boşa çıkan iş gücü hayatının nasıl sürdürecek? Gündelik yasam faaliyetlerini devam ettirebilmesi için gerekli geliri nereden sağlayacak? İşsizliğin zaten ciddi sorun olduğu günümüz ekonomilerinde boşa çıkan işçi sınıfı, yani yeni issizler ordusu nasıl finanse edilecek? Eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerden kim nasıl yararlanacak? Bu hizmetler kim tarafından kimler için ve nasıl verilecek?
Robotların yönetenlerin hizmetinde olduğu bir dünyada yöneten yönetilen ilişkisi nereye evrilecek? Bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi çevre sorunlarıyla da çoraklaşan bir dünyada yönetici ve zengin sınıf robotların hizmetkârlığında ayrıcalıklı bir hayati, yoksullar da sefaletin hüküm sürdüğü başka bir hayati mı yasayacak? Bunun yarattığı sorunlar yeni çatışma alanları doğurduğunda dünya nasıl bir görüntü sunacak?
Şimdilerde her şey bize çok yeni ve ilginç geliyor. Hatta yapay zekâ ve robotlar popüler kültürün yeni ikonları olarak hayatımızı renklendiriyor. Ama yepyeni ve bambaşka bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bu iki temel soru ve o soruların içerdiği sorunlar bizim ve gelecek kuşakların yaşayacağı hayatın bir parçası olacak ve o hayati tanımlayacak.
Bize düsen geleceği şimdiden anlamak…